Evet, zekât vermek farzdır. İslamın beş şartından biridir. Zekat, hicretin ikinci senesinde Ramezân ayında farz oldu. Zekâtın farzı birdir. Her müslimânın tam mülkü olan nisâb mikdârındaki zekât) malının, belli zemânda, belli mikdârını, zekât niyyeti ile ayırıp, emr edilen müslimânlara vermesidir.
Kur’an-ı kerimde, çok yerde namazla zekât beraber bildiriliyor. (Namazı kılın, zekâtı verin) buyuruluyor.
Kur’an-ı kerimde, (Malı, parayı biriktirip zekâtını vermeyene çok acı azabı müjdele! Zekâtı verilmeyen mal, para, Cehennem ateşinde kızdırılıp, sahibinin alnına, böğrüne, sırtına mühür gibi basılacaktır) buyuruldu. (Tevbe 34, 35)
Resulullah efendimiz, (Zekâtı verilmeyen mallar, ejderha olup sahibinin boynuna sarılır) buyurup şu mealdeki âyet-i kerimeyi okudu: (Hak teâlânın ihsan ettiği malın zekâtını vermeyenler, iyi ettiklerini, zengin kalacaklarını zannediyorlar. Hâlbuki kendilerine kötülük etmiş oluyorlar. O mallar Cehennemde azap aleti olacak, yılan şeklinde boyunlarına sarılıp baştan ayağa kadar onları sokacaktır.) [Âl-i İmran 180]
Bu acı azaplardan kurtulmak için, malların zekâtını, tarla mahsullerinin, sebze ve meyvenin uşrunu vermek şarttır. Zekât kırkta bir, uşur onda bir verilir.
Namaz kılmayan, oruç tutmayan bir Müslümanın da zekât vermesi gerekir.
Hanefî mezhebinin âlimleri buyurdular ki, (Mükellef) olan, ya’nî âkıl, bâliğ [cünüb olup gusl abdesti almağa başlıyan bir yaşa gelmiş] olan ve hür olan müslimân erkek ve kadının, şartları bulununca, zekât vermeleri farzdır.
Zekâtın farzı birdir. Bu da, niyyet etmekdir. Niyyet kalb ile olur. Malın zekâtını ayırırken veyâ müslimân fakîre verirken (Allah rızâsı için, zekât vereceğim) diye niyyet eder. Ancak zekâtını fakîrlere verirken hediyye veriyorum dese, câiz olur.
Zekât nisabı, 96 gr altın veya bu değerde para yahut ticaret eşyasıdır. Zekât veya kurban nisabına mâlik olana zengin denir. Piyasada satılan altın liralar 7.2 gramdır ki, 1 gramının fiyatı bulunup 96 ile çarpılınca çıkan rakam nisab miktarını gösterir. Mesela bir altın lira 4.824 lira ise, 7.2’ye bölünür. 670 lira çıkar. 96 ile çarpılınca, 64.320 lira çıkar. Borçları çıkarıldıktan sonra bu kadar parası olan zengin hükmündedir.
Zengin olma tarihinin üstünden bir sene geçince zekât vermek farz olur. Dinimize göre, karı kocanın mal varlığı ayrıdır. Hangisi zengin ise, zekâtı o verir.
Alacaklar nisap hesabına katılır. Alacaklar tahsil edildikten sonra, geçmiş senelerin zekâtları da verilir. Tahsil etmeden de verilebilir. Borçlar, mevcut para veya maldan çıkarılır. Geri kalanın zekâtı verilir.
Ticaret için olmayan evler, arsalar, vasıtalar, demirbaş eşyalar zekât nisabına katılmaz.
Ticaret için alınan malların, altın, gümüş ve her çeşit paranın zekâtı verilir. Evin, arabanın zekâtı olmaz, fakat araba, ev ve arsa alıp satan, yani işi, mesleği bu olan, bunların zekâtını verir.
Zekâta tâbi malların veya paranın sıfıra düşmedikçe, yıl içindeki azalıp çoğalmasına itibar edilmez. Nisaba malik olduktan bir yıl sonra, elde kalan mal, nisabı bulursa, kırkta biri zekât olarak verilir. Zekât, kârdan değil, mevcut paranın ve eldeki ticaret malının tamamından verilir.
Kaybolmuş, gasb edilmiş, saklanılan yeri unutulmuş mal ve inkâr olunan alacaklar, nisaba katılmaz ve ele geçerlerse, önceki yılların zekâtları verilmez. Senetli veya iki şahitli yahut itiraf olunan alacaklar, iflas edende ve fakirde de olsa nisaba katılır. Ele geçince, geçmiş yılların zekâtı da verilir.
Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir. Pırlanta, elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez. Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa, ziynetlerinin zekâtı verilmez
Altınla gümüş, ne niyetle saklanırsa saklansın ticaret eşyasıdır. Diğer para ve ticaret mallarıyla nisaba ulaşırsa zekâtı verilir.
Borçlu ve fakir olana, hanımı zekât verebilir.
Bir hanım mehr-i müeccel olarak kocasından alacağı altınları zekât nisabına katar. (Fakat onun miktarı kadarının zekatını hemen vermez, kocasından aldığı zamanki yıla dahil eder. Yani önceki yıllarınkini vermez, sadece mehri teslim aldığı yılın zekatını verir.) Kadının altın ve gümüşten başka diğer ziynet eşyaları zekâta tâbi değildir. Pırlanta, elmas, zümrüt gibi ziynet eşyalarının zekâtı verilmez. Şâfiî’de ise, kadının altın ve gümüş de olsa ziynetlerinin zekâtı verilmez. (Hidaye)
Zekât, farz olduktan sonra verilir. Nisaba ulaşan, zengin olduğu tarihi, kameri aya göre bir yere yazar. Mesela, 3 Recebde zengin olmuşsa, bir yıl sonra Recebin üçü gelince yine nisap kadar parası ve ticaret malı varsa zekâtını verir. Ramazan ayını beklemez.
Günü gelmeden zekât vermekte de mahzur yoktur, çok iyi olur. Hatta gelecek birkaç yılın zekâtını önceden vermek de caizdir.
Hadis-i şerifte, (Zekât vermekte acele ediniz!) buyuruldu. (İbni Mace)
Maliki ’de sene dolmadan zekât verilmez, diğer üç mezhepte vermek caizdir.
Zekat dört çeşit maldan verilir.
Senenin ekseri zamanında, çayırda parasız otlayan dört ayaklı hayvanlar.
Altın ile gümüş.
Ticaret için alınıp satılan, ticaret için saklanılan ticaret eşyası.
Yağmur suyu veya nehir, dere suyu, kuyu suyu ile sulanan bütün topraklardan çıkan şeylerdir. Bunların zekatına Uşur denir. Uşur vermek, Kur’ân-ı kerimde, En'âm sûresinin 141. âyetinde emredilmiş, onda birinin (veya yirmide birinin) verilmesi de hadîs-i şerifte bildirilmiştir. Uşur, mahsulün onda biridir. Kul borcu olan, borcunu düşmez, uşrunu tam verir.
Şahsın, birinci sene iki çeyrek altın, ikinci sene üç çeyrek, üçüncü sene yok, dördüncü sene bir altın, beşinci sene 2 altın borcu var ise; Bunların toplamı olan 4 tam bir çeyrek altın, bir fakire verilir. Fakir, altınları alınca zekât işi tamam olur.
Paranın zekâtı kırkta birdir. Bu kırkta bir lira ne kadar ise, o kadar liralık altın alınıp, fakirlere dağıtılır. Her fakire zengin olmayacak kadar verilebilir. Allahü tealanın katında para, altın ve gümüştür. Onun için zekatı fakire verirken bizzat altın alıp fakire vermek gerekir. Devletlerin kabul ettiği para ile verilmez. Yani o para kadar altın alınıp, altın verilir.
Gerekmez, hediyemdir dense de olur.
Eğer siz mükellef iseniz, yani âkıl baliğ iseniz ve nisab miktarında paranız var ise, her yıl zekatını vereceksiniz. Para ne için saklanırsa saklansın zekâta tâbidir. Zekâtı fakirse ağabeyinize verebilirsiniz. Ana babaya verilmez. Amcaya dayıya halaya teyzeye vermek daha iyi olur. Zekât vermemek büyük günahtır.
Sual: Birkaç evi olan, dükkanında demirbaş aletleri bulunan bir kimse, bunları zekât hesabına katacak mıdır yani bunların zekâtı verilir mi?
Cevap: Ticaret için yani satılık olmayan evlerin, apartmanların, sanat aletlerinin, motor, tezgâh, kamyon, gemilerin ve ne kadar çok olursa olsun evde kullanılan eşyanın zekâtı verilmez. Sanat sahipleri, sanayiciler, imalatçılar, ham ve işlenmiş, mamul eşyanın zekâtını verirler. Demirbaş eşyanın zekâtı verilmez. Ticaret eşyasından evde kullanılmak için ve ticaret olunan gıdadan bir senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olanların da verilmez. Yani bütün bunlar ve ödenecek borçlar, nisap hesabına katılmaz. Bütün bu eşyayı, yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu nafakayı satın almak için sakladığı altın, gümüş ve kâğıt paranın hepsi nisap hesabına katılır, yani zekâtları verilir. İhtiyaç eşyasını almak için ayırılan para da nisap hesabına katılır.
1 | Dolar | 19.0187 TL |
---|---|---|
2 | Euro | 20.3839 TL |
3 | Cumhuriyet | 8232,00 TL |
4 | Tam Altın | 7982,55 TL |
5 | Reşat altın | 8276,38 TL |
6 | Yarım Altın | 4003,52 TL |
7 | Çeyrek Altın | 2001,76 TL |
8 | Gram Altın | 1.211.65 TL |
9 | 22 Ayar Bilezik | 1.116,58 TL |
10 | 14 ayar altın | 697,86 TL |
11 | 18 ayar altın | 893,75 TL |
12 | Gümüş | 13,77 TL |